Dota’nın ilk oyunu olan Dota Allstars Warcraft 3’ün bir moduydu. League Of Legends’da Dota AllStars’a bir mod olarak çıkmıştı. Bu 2-3 efsanevi oyun da olduğu gibi Counter Strike’la da tanışmamız aslında bir mod olarak başlıyor.
Herkese selam ben Sahinchez. Seneler 1999 zamanın en çok oynanan fps oyunlarından olan Valve’ın Half Life 1’ine, Minh Le ve Jess Cliffe adlı iki arkadaşın kafa kafaya vererek mod yapmasıyla tanışıyoruz Counter Strike’la. Counter Strike’la tanışmamızda Half Life 1’in büyük katkısı var çünkü oyunun haritaları oyunda oyunculara sunulan Map Editör özelliği ile kolayca değiştirilebiliyor, haritalar üzerinde istenen oynamalar yapılabiliyordu.
İşte Counter Strike’da bu haritaların üzerinde oynanarak yapılan değişikliklerle hayatımıza girdi. Bu Map editör özelliği ile birlikte oyuna yeni başlamış biri bile istediği gibi modifikasyonlar yaparak haritalar üzerinde oynayabiliyordu. Counter Strike olarak yapılan modun amacı da günümüzdeki Counter Strike’la aynıydı aslında. Belli bir harita üzerinde bir tarafta Teröristler bomba kurmaya veya insanları rehin tutmaya çalışırken diğer tarafta ise anti teröristler bombayı çözmeye veya rehin tutulan insanları kurtarmaya çalışıyordu.
Oyun Nasıl Geliştirildi?
Minh Le ve Jess Cliffe yani modumuzun iki coderı iki üniversite arkadaşı aynı anda üniversiteye giderken yaklaşık haftada 40 saat falan çalışarak GoldSrc Engine denen oyun motoru ile yaklaşık 1.5 ayda oyunun betasını tamamlıyorlar. Tarih 19 Haziran 1999. Half Life 1 üzerinde mod olarak yayınlanan Counter Strike’ın betasıyla maceramız başlıyor. Le modu yaparken kendi arkadaşlarıyla oynayacağı ve belki de dışarıdan da birkaç oyuncunun geleceğini düşündüğünü söylüyor. Ancak mod çıkar çıkmaz Half Life topluluğunda baya bi ses getiriyor. Le oyunun bu kadar hızlı yayılması, sunucuların dolması karşısında şok olduğunu ve belli saatlerde kendilerinin bile bazı sunucularda yer bulamadığını söylüyor. Düşünsene heveslenip mod yapıyorsun ancak öyle tutuyor ki oynayan insanlardan sana sıra gelmiyor 😀
Bu sene içerisinde bu betaya birkaç güncelleme getiriyor ve mod için bir de internet sitesi kuruyor Le ve Cliffe. Güncellemelerle oyun daha iyi geliyor, öte yandan insanların bakabileceği, bilgi alabileceği bir site kurulmuş haliyle Counter Strike’a olan ilgi daha da artmaya başlıyor. Websitesini de zaten oyunculardan yorum almak, geri bildirimleri görmek ve insanların oyuna bakış açısını görmek için yapmışlar. Zaten ileride bir röportajda Le abimiz diyor ki ‘’Counter Strike’ın ilk çıktığı hali hariç hiç birini biz yapmadık. Topluluktan insanların söylediği, istediği ve istemediği şeyler doğrultusunda oyunu geliştirmeye devam ettik. Aslında oyunun yapımcısı biz değil oyunun kendi topluluğudur diyor. O zamanlar için map editörle birlikte, Counter Strike oynayan oyuncular da map’ler yapmaya başlıyor ve iş tamamen oyuncuların istediklerini yapımcılara websitesi aracılığıyla söyledikleri, haritalar yapıp yapımcılara ve oyunculara sunduğu bu isteklerden ve haritalardan beğenilenlerin oyuna eklendiği bir hale geliyor.
Oyunun Valve’e Geçiş Süreci
Tabii bu ilginin geldiği yer sadece oyuncular değil. 2000 yılına geldiğimizde yani mod çıktıktan yaklaşık 1 sene sonra falan bu mod ve modun popülaritesi mod yaptıkları oyun olan Half Life’ın yapımcısı olan Valve’in yani Gaben abimizin dikkatini çekiyor. Gaben buradaki potansiyeli görüp modun yapımcısı olan Le ve Cliffe’ı işe almak istediklerini ve Counter Strike’ın yapım haklarını tamamen almak istediklerini söylüyorlar. İşe almalarındaki sebep oyunu yaratan, bu hale getiren iki kişinin oyunun devamında da Valve ile beraber çalışması. Cliffe ve Le’nin birlikteliğine Valve’de eklenince 2000 yılının Ekim ayında Counter Strike Beta’dan çıkarak 1.0 sürümüyle oyunculara sunuluyor. Düşünsenize abi bi gün iki arkadaş kafa kafaya verip çok sevdiğiniz bir oyunu daha ilgi çekici hale getirmek için hoşunuza gidecek, insanların da seveceği bir mod yapıyorsunuz. Daha sonra o mod öyle bi hale geliyor ki modunuzu yaptığınızın oyunun yapımcı firması sizi işe alıp modunuzu bi oyun haline getiriyor.
Valve’in modu satın alması ve öncesinde daha mod haliyle bile bir çok oyuncunun oynadığı Counter Strike’ın arkasında Valve markasıyla oyun olarak çıkış yapması oyun dünyasında bir hayli ses getirmiş. Mod haliyle bile baya bi oyuncunun oynadığı Counter Strike’ı gün geçtikçe daha da fazla oyuncu oynamaya başlamış ve oyunun kitlesi büyüdükçe büyümeye devam etmiş.
Oyunun bu kadar hızlı yükselmesinin sebebi oynamaya başlayan insanların oyunu oynadıkça yanındaki başka bir arkadaşına söyleyip beraber oynamak için ona da indirtmesi. oyunun yayılmasındaki büyük etken insanların hem arkadaşlarıyla takım olarak hem de yabancı insanlarla oyun içinde bir araya gelerek istediği haritada oynayabiliyor olmasıydı. O seneye kadar çıkan oyunlara baktığımızda insanları bu kadar saran, hem arkadaşlarınızla hem de yabancılarla rahat ve kolay bir şekilde istediğiniz haritada maçlara girip hemen oynayabileceğiniz bir oyun yoktu. O esnada yine online fps oyunu olan Unreal Tournament ve Quake oldukça popüler ve oyuncu kitlesinin büyük bir çoğunluğuna sahip olup rekabeti yürütüyorlardı ancak Half Life, Unreal Tournament ve Quake birbirlerine benzerlikleri olan oyunlardı. Counter Strike’ı bu oyunlardan farkı daha yavaş bir kombat hızına sahip olması ve oyunun takım oyunu üzerine odaklı olmasıydı.
Takım oyunu diyince de aslında Counter Strike’ın esinlendiği, ve iki takımın bir haritada karşı karşıya gelerek oynadığı bir oyun daha vardı. Günümüzde CS kadar olmasa da dünya çapında popüler olan Rainbox Six Siege’ın ilk oyunu olan Rainbow Six. Rainbow Six 1998’de çıkmıştı ve farklı yapısıyla oyuncular tarafından ilgi çekmiş ve oynanmıştı. Rainbow Six’te Savunanlar ve Saldıranlar olarak iki takım karşı karşıya geliyor ve oyun daha çok sanki bir operasyon, bir görevi yerine getiriyormuşuz gibi ilerliyordu. Le abimiz verdiği bi röportajda oyunu modlamaya başlarken bu oyunu örnek aldıklarını söylemişti. Ancak Counter Strike’ı Rainbow Six’den daha iyi yapan şey iki takımın harita üzerinde daha özgür olmasıydı.
İstediğin haritada, takım arkadaşlarınla istediğin taktikle ister bomba kur, ister rushla rakibini öldür veya savun, rush kes, bomba çöz. Tamamen oyunun akışına göre ilerleyen ve oyuncu olarak oyunun akışını senin belirlediğin bir oyun. 2000 yılında bundan 20 sene önce düşünsenize. Bu oyun içeriğini biraz önce de bahsettiğim map editör ve oyun güncellemelerini oyunun topluluğuna göre yaptıklarını düşünüp birleştirirsek Counter Strike’ın başarısı kaçınılmaz oluyor. Öte yandan diğer oyunlardan ve oyunlar arası rekabetten bahsetmişken Counter Strike’ın günümüzde adını oyun oynayan herkesin bildiği iki markayı doğurduğunu da es geçmemem lazım. Call Of Duty ve Medal Of Honor yani savaş oyunları tarafında tanıdığımız bu iki markanın esinlendiği ve çıkmasına sebep olan oyundur Counter Strike. Counter Strike’ın Beta kısmı ve gelen 1.3 1.5 1.6 gibi patchler bi oyun konsolu olan Xbox için de çıkmış. Yani ilk zamanlarında Counter Strike Xbox üzerinden de kolla oynanabilen bir oyun olarak da yer almış. Neyse devam edelim.
Counter Strike İçin E-Sporla Tanışma Vakti Gelmişti
Counter Strike’ın bu yükselişi Valve ile birleşince oyunun dünya çapında adı duyuldu oyuncu sayısı her gün kat kat artmaya başladı. Ve E-spor sektörünün kaderini değiştirecek olan Counter Strike’da e-Spor’da adımlar atmaya başladı. İlk olarak oyuncular kendi arasında küçük çaplı turnuvalar düzenlemeye başladı. Oyunun ilk LAN turnuvaları tam olarak niye bilmiyorum ancak İsveç’te küçük bir kasabada bir araya gelen arkadaşlar arasında oynanmış. 1-2 1-2 böyle turnuvalar oynandıkça takımlar oluşmaya ve e-Spor sektörü Counter Strike tarafında yükselmeye başlamış. Hatta o oluşan takımlardan biri günümüzde de hala boy gösteren NİP yani Ninjas In Pyjamas takımı. Ve o arkadaşlar arasında oynanan turnuvalardan biri ise büyüyüp, gelişip günümüzde de hala turnuvaları düzenlenen Dream Hack organizasyonu. Yani İsveç’in Counter Strike’da baya baya önemli bir yeri olduğunu söyleyebiliriz.
Valve aldıktan sonra Beta sürümden çıkıp 1.0 sürümüyle oyun haline geldikten sonra da yükselişini ve başarısını 1.3 1.5 ve 1.6 sürümleriyle de devam ettirdi Counter Strike. Bu güncellemelerle topluluğun istediğini vermekte tecrübeliydi Valve. Half Life’dan dolayı. Hem e-Spor hem de oyun içi tarafta Counter Strike hızla büyümeye devam ediyordu. E-spor tarafında ise ilk Major turnuva 2001’de Amerika’nın Dallas eyaletinde Cyberathlete Professional League Winter Championship 2001 adıyla düzenlenmiş ve kazananı yine yukarıda da bahsettiğim Ninjas In Pyjamas olmuş.
Devam Oyunu Ve Bir Takım Hayal Kırıklıkları
Counter Strike için 2004 yılına kadar son sürüm 1.6 ile devam etti hikâye. Oyuna düzenli olarak güncellemeler geliyor, haritalar ekleniyor çıkartılıyor olsa da 1.6 ile gelinmiş 2004’e kadar. 2004’e geldiğimizde hem elindeki yeni teknolojileri kullanmak hem de oyunculara yeni bir şey sunmak isteyen Valve farklı bir adım atıp artık 1.6’dan çıkmak istedi.
Ve 23 Mart 2004’te Valve karşımızla Counter Strike’ın yeni versiyonu olan Counter Strike Condition Zero ile geldi. Condition Zero hem Counter Strike Condition Zero olarak hem de Condition Zero Deleted Scenes yani silinmiş sahneler adıyla çıktı. Düz Condition Zero olan oyunda serinin önceki oyunları gibi Multiplayer yani online bir şekilde sunucularda akmaya devam ediyordunuz. Ancak diğer yanda Deleted Scenes olan versiyonda hikayeli şekilde ilerliyorduk. Cidden niye bilmiyorum ancak Valve Counter Strike serisine hikayeli bir mod eklemek istedi. Bir sebebi sene 2004 herkesin evinde günümüzdeki gibi internet olmadığından interneti olmayan oyuncuların da Condition Zero’nun normal modunu botlara karşı oynaması diğer yandan da hikayeli modu botlarla oynayabilmesi.
Aslında oyunun Condition Zero kısmı için çok başarısız bir yapım diyemem. 1.6’ı üzerine bir şeyler koymaya çalışmış, oyunculara yeni bir şey sunmaya çalışmış aslında pek de başarısız olmuş diyemeyiz. Yani bunu yaparken. Bunları her ne kadar başarılı yapmış olsanız da 1.6 gibi günümüzde üzerinden neredeyse 20 sene geçmiş olmasına rağmen hala oynayan insanların olduğu bir oyundan sonra öyle bir oyun yapmalısınız ki insanlar ‘’A evet 1.6’dan sonra oynayacağım yeni CS bu diyebilmeli.’’ Condition Zero’nun belki de Deleted Scenes kısmı olmasa yani hikayeli bir şey denememiş olsa Valve belki de bunu bir ara oyun olarak hatırlayacaktık ve kötü bir izlenim bırakmayacaktı.
Condition Zero’nun hem Valve hem de oyuncu topluluğunda hayal kırıklığı yaratması üzerine Counter Strike markası için insanlara Condition Zero’yu unutturacak bir şey lazımdı. Condition Zero çıktıktan 3 ay sonra Valve yeni oyun motoru olan Source 1’i duyurdu. Bu yeni gelecek şeylerin habercisiydi. Yeni oyun motoru demek yeni özelliklerin kullanacağı yeni bir oyunun geleceğinin belirtisiydi. Source 1 duyurulduktan sonra da böyle oldu. Counter Strike’ın yeni oyunu geliştirilmeye başlandı ve aynı sene içinde çıkış yapmak için hazırdı. 1 Kasım 2004’te kullandığı oyun motorunun da adını kullanan Counter Strike Source çıktı. Counter Strike Source için oyunun ilk versiyonun yani Condition Zero öncesi olan oyunun Remake’i diyebiliriz. Source 1 motoruyla daha iyi mekanikler ve grafiklerle çıkmış bir Counter Strike 1.6. Bu kadar tutmasının ve sevilmesinin sebebi de buydu bence. Aslında Half Life 2 için üretilen Source 1 motorunun Valve bir diğer markası olan Counter Strike’ı tepeye taşıyacak hamle olmasını belki de kimse beklemiyordu.
Counter Strike Source o oyundu. 1.5’i 1.6’yı unutturacak mekaniklerle ve oynanışla geldi. Ve her ne kadar oyuncular oyunun grafik kalitesine takılıyor olmasa da Source ile beraber grafikler şundan şuna geçti. Yani sadece mekanik ve oynanış kısmında değil oyuncular için ön planda olmasa da grafikler de gelişti. Aslında Source için Takımların, oyuncuların yani Counter Strike topluluğunun Condition Zero’yu unutması ve Source’a geçmesi çok sürmedi. Hala 1.5 ve 1.6’yı oynayan bir kesim olsa da oyuncuların büyük çoğunluğu Source’ı kabul etmiş ve Source oynamaya başlamıştı. Source yükselmesiyle sadece Counter Strike markası yükselmedi. Oyunun arkasındaki Valve de bu oyunun ekmeğini yiyordu.
Ancak dediğim gibi Source motoru Half Life 2 için üretilmişti. Yani Valve’in 1 numaralı göz bebeği hala Half Life markasıydı. Counter Strike Source o kadar iyiydi ve tutmuştu ki 2012’ye kadar birkaç ara oyun hariç Valve yeni bir oyun çıkartmadan Counter Strike’ın Source ile bir ikon hale gelmesini izledi. Tabii oyuna düzenli güncellemeler geliyordu ancak yeni bir oyundan ses soluk yoktu
Source başarısını sürdürürken ve her geçen gün yeni yeni oyuncular Counter Strike evrenine gelirken Valve bu arada belki de yeni bir oyun için hazırlıklarını sırasıyla Counter Strike Neo ve Counter Strike Online 1 ile ilerletiyordu. Ancak bu oyunları seriden ayıran şey Counter Strike Neo’nun Japon pazarı için yani Japon oyuncular için özel tasarlanmış, yapılmış bir oyun olması. Counter Strike Online 1 ise genel olarak Asya kıtası için yani Asyalı oyuncular için yapılmış özel bir Counter Strike oyunuydu.
CS GO’da Nesi? Yolda mı?
Seneler geçtikçe Source hem mekanikleriyle hem de grafik kalitesiyle yavaştan eskimeye başlamış öte yandan topluluk yeni bir oyun için açtı. 2010-11lere geldiğimizde Source çıkalı 6-7 sene olmuş ve oyun hala milyonlar tarafından oynanıyor olsa da oyuncular için yeni bir oyunun zamanı gelmişti. Öyle de oldu. Şu anda izlediğiniz videoyla 2 Ekim 2011’de Valve’in resmi youtube kanalından Counter Strike Global Offensive adıyla Counter Strike’ın yeni oyunu duyuruldu. Acaba Source 2 motoruyla mı çıkacaktı? Veya oyuncuları yeni oyunda CS GO’da ne bekliyordu?
Ve geldik. 21 Ağustos 2012’de Counter Strike Global Offensive resmi olarak çıktı. Yeni mekanikler, yeni silahlar, yeni oyun modları, dönemin oyunlarıyla yarışacak grafik kalite. Counter Strike dahil olduğu her alanda zirveye taşıyacak oyun işte buydu. CS GO’nun çıkışıyla o güne kadar Counter Strike serisiyle tanışmamış yani görmüş ama oynamamış insanlar bile CS GO oynamaya başladı. Bunun tek sebebi aslında CS GO’nun harika çıkışı değil. Evet CS GO gününün mekaniklerine uyan ve grafik kalitesiyle başarılı bir oyun olarak çıktı.
Bu harika çıkıştan kastım CS GO’nun süper grafiklerle, harika oynanış tarzıyla sorunsuz, bugsuz bir şekilde çıkması değil. Zira oyun ilk çıktığı zaman birkaç forumda okuduğum yazılarda CS GO’nun ilk versiyonunu oynarken insanların birçok bug’la karşılaştığını, oyunu oynamaya engel olmasa da can sıkan oyuncuların birbirine takılmasına neden olan, el boyunca bazı haritaların bazı yerlerinde sıkışıp kaldığınız saçma sapan buglar vardı. Ancak dediğim gibi CS GO’nun harika çıkışın bu buglar engel değildi.
Çünkü 2012’ye geldiğimizde Steam dünya çapında milyonlarca üyeye sahip bir platform haline gelmişti. Öte yandan yıllar geçtikçe internet sahibi olan ev sayısı da artmıştı. Oyun oynayan insanlar da artmıştı haliyle. Bunların üstüne en son iyi bir Counter Strike oyunu çıkalı (son ana oyunu Counter Strike Source olarak alırsak ki o da 2004’te çıkmıştı) 8 sene olmuş. Yani her şey, CS GO’nun harika çıkışına bağlıydı. Ki öyle oldu. Oyun çıkar çıkmaz hem Counter Strike oyuncuları hem de oyun pazarının geri kalanı CS GO oynamaya başladı. CS GO iyi bir oyun olarak çıkmıştı ancak oyunun bu kadar hızlıca pazara yayılması ve herkesin almasının sebebi oyun 15$ gibi herkesin alabileceği bir fiyata Pazara çıkmıştı. Ülkemizde de yanlış hatırlamıyorsam oyun 24 TL’lik bir fiyatla çıktı.
Yeni Dostumuz Counter Strike Global Offensive
Oyunda eski oyuncularını da memnun eden Source’dan CS GO’ya hızlı geçişi sağlayan etkenler; daha iyi mekanikler, silahların yenilenmesi, oyunun grafiklerinin o günün şartlarıyla çıkması ve oyunun eski versiyonlarından tanıdığımız Dust 2, Train, Inferno ve Nuke gibi çok oynanan haritaların yenilenmiş ve daha iyi grafikli halleriyle çıkmasıydı.
İlk senesini tamamladıktan sonra İsveç’te Dreamhack Winter 2013 turnuvasıyla 2013’te ilk Major turnuvasını da yaptı CS GO. Turnuva’yı ve 100K$ ödülü Fnatic kazanmıştı. İlk oyunun ilk turnuvası CPL WinterShip 2001’den CS GO’nun ilk turnuvası 100K$’lık Dreamhack Winter 2013’e.
Her yıl düzenlenen Majorler, Lan turnuvaları, etkinlikler her geçen gün daha fazla oyuncunun oynadığı bir oyun haline geldi CS GO’dan sonra Counter Strike serisi.
Ve aynı sene yani CS GO ile birlikte Counter Strike oyuncularına yeni bir mod, yeni bir sürpriz de hazırlamıştı. Operasyonlar. Şu anda son çıkmış olan Girdap operasyonu gibi ilk operasyon da Payback Operasyonuydu. 2013’te oyunculara oyun içinde farklı bir oynanış, görev tamamlayıp bu görevlerden sonunda oyun içi kasa, skin ve xp kazanabilecekleri bir etkinlik sundu Valve kısaca. Bunun da oyuncu sayısına yine çok büyük bir etkisi oldu. Oyunu çok fazla oynamayan insanlar görevleri yapmak için oyuna girer oldu, hiç oynamamış insanlar ise yeni bir oyun gibi görüp operasyonu deneyimlemek için Counter Strike’ı aldı.
Oyuna gelen yeni güncellemelerin birbirine benzemesi, büyük haritalarda yapılan değişikliklerin artık oyuncuların ilgisini çekmeye yeterli olmaması ve en büyük sorun olan hilelerin artık her rankta cirit atar olması bu da CS GO’nun aktif oynayan oyuncu sayısını düşürmeye başlamıştı. Ve pazardaki rakip oyun sayısı her ne kadar CS GO’ya benzemese de potansiyel rakip olduğundan Valve’in bir hamle yapması gerekiyordu. Oyunu düzeltmek, hilelere çare için anti cheat çıkartmak yerine Valve oyunu ücretsiz yaptı. 6 Aralık 2018’de CS GO herkesin erişebileceği, ücretsiz bir oyun haline geldi. Oyunun ücretsiz olması, gelen yeni operasyon vs vs. derken bu hamle ufaktan CS GO’nun oyuncu kitlesini toparladı.
Her sene oyuna sürekli yeni güncellemeler, yeni operasyonlar geliyor ve pazarın da büyümesiyle CS GO pazarı yani oyuncu kitlesi de büyüyor. Ve bugüne geldiğimizde günlük neredeyse milyon kişinin giriş yaptığı neredeyse 30 farklı haritanın yanında, neredeyse 15 farklı oyun moduyla önümüzde duran bir oyun haline geldi. CS GO çıkalı 9 seneyi dolduruyoruz 10’a giriyoruz. Acaba yeni yılda yeni bir Counter Strike gelir mi?